KEMALİST DEVRİM VE 1961
- Kemalist Kıbrıs
- 17 Ara 2022
- 2 dakikada okunur
Yazan: Maurice DUVERGER
(*) Not: Baremi: Bu yazı 27 Mayıs 1961 tarihinde Fransa'da yayın yapan Le Monde Gazetesi'nde yayınlanmıştır.

Mustafa Kemal'in eseri İkinci Dünya Savaşı'na kadar Türkiye çapında değerlendirdi. Eski bir ülkenin bir modern bir ulus biçimine dönüştürülmesi tüm dünya takdirle karşılamıştı, İkinci Dünya Savaşı sonrasında ise Kemalizm uluslararası bir boyut kazanmış ve Moskova ve Pekin'in güdümüne girmeyen Üçüncü Dünya uluslarına önderlik yapmaya başlamıştır. Kemalizm, gelişmekte olan ülkeler için komünizmin alternatifi olarak görünmeye başlamıştır. Geri kalmış ya da gelişmekte olan ülkelerde liberal sistem doğru dürüst işleyemez. Görünüşte demokrasi olsa da derebeyleri ya da geleneksel güçler gerçek iktidarı ellerinde tutarlar. Siyasal demokrasi ancak ekonomik alanda belirli bir gelişme düzeyinden sonra ciddi anlamda işlemeye başlar. Geri kalmış ülkeler, batının gelişmiş ülkeleri gibi Liberalizminin ya da Kapitalizmin yollarından giderek aynı düzeye gelemezler. Bu nedenle, geri ülkelerde komünizm kolaylıkla benimsenir.
Komünizm bu gibi ülkelerde çok rahat devreye girer, ama getirdiği öneriler sistemin gelişmesi için çözüm üretemezler. Geçiş aşamasında politik özgürlüklerin hepsini endüstrileşme uğruna feda etmek fazla gerçekçi bir yol değildir. Bu yol, demokrasiye ulaşabilmek için en kestirme yol değildir. Çünkü diktatörlüğün geliştirdiği alışkanlıklar bir kez toplum içinde yerleşti mi , bunları söküp atmak, batının kapitalist rejimi atabilmesi kadar güçleşir. Sert ve haşin yönetimlerin toplumsal ya da ekonomik verimliliğin artmasına yardımcı olduğu da ileri sürülemez.
Aşırı derecede planlı ve merkezi bir ekonomin yol açacağı zararlar, aşırı derecede liberal ekonominin yaratacağı zarar ve hatalar kadar büyük olacaktır.
Bu durumun farkına varan, gelişmekte olan ülkeler, Kemalizm'in karma ekonomi sistemine yönelmektedirler. Atatürk'ün denemesi yirminci yüzyılda bu gibi ülkelere yön göstermektedir. Kemalist sistem başta demokratik değildi, ama totaliter de değildi, cumhuriyetçi ve liberal yaklaşımları ile belirli eğilimlere hoşgörü gösteriyordu. Tek parti rejimi her fırsatta çok partili rejime dönüştürülmeye çalışılıyordu. Asıl amaç, batılı anlamda çok partili bir rejim kurmaktı. Mustafa Kemal'in iki kez çok partili rejime geçmeye çalışmasına rağmen başarılı olamaması, cumhuriyet rejiminin geleceğini güvenceye alabilecek koşulların gelişmemiş olmasıydı. Bu özellikleri ile Kemalizm, tüm gelişmekte olan ülkeler için komünizmin ötesinde yeni bir seçenek olarak ortaya çıkıyordu.
Comentarios